Gazeteci Hanım Büşra Erdal sordu: Aldığım cezanın infaz süresi olan 44 ayı tamamladım, neden tahliye edilmiyorum?
Mart 2020 itibariye bu cezanın infazı olan 3 yıl 8 ayı yani 44 ayı hapiste tamamladım. Sadece korona değil adaletsizlik de öldürüyor’ bu sözler 44 aydır cezaevinde olan Zaman gazetesi muhabir Hanım Büşra Erdal’a ait.
25 Temmuz 2016 gününde itibaren tutuklu bulunan gazeteci Hanım Büşra Erdal yazdığı haberler ve attığı tweetler sebebiyle terör örgütüne üye olmak iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mart 2020’de kanuni hakkı olan denetimli serbestlikle tahliye edilmesi gereken gazeteci gazeteci Büşra Erdal halen tek kişilik hücrede ağırlaştırılmış müebbet hapis koşullarında tutuluyor.
Geçtiğimiz günlerde aynı dosyadan başka bir kişinin tahliye edildiğini kaydeden Erdal, ‘‘Benden fazla ceza verilen bir kişi tahliye edilmişken, Yargıtay 16. Ceza Dairesi karar vermediği sürece ben aldığım cezadan fazlasını hem de kesin olmadığı halde çekmeye devam edeceğim.’’ dedi.
Nefes alamayacak ve hareket edemeyeceği tek kişilik hücreyi, koronavirüs tedbirleri kapsamında yer sıkıntısı olduğu gerekçesiyle başka bir tutuklu ile paylaşmak zorunda kaldığını belirten Hanım Büşra Erdal, ‘‘25 Temmuz 2016 günü gözaltı kararı çıktığında elleriyle beni polise teslim eden aileme evladını geri verme zamanı ne zaman gelecek?’’ diye sordu.
İşte gazeteci Hanım Büşra Erdal’ın cezaevinden gönderdiği o mektup:
Temmuz 2016’dan beri hapisteyim. 31 Mart 2017’de çıktığım ilk duruşmada savunmam alındıktan sonra tahliye edilmeme rağmen hiç bırakılmadan ikinci kez tutuklanmamın üzerinden 3 yıl geçti.
Mahkemenin ‘suç vasfı değişebilir’ dediği iddianame ile (suç delilleri Zaman Gazetesi’nde çalışmak, yazı ve twitler) 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldım.
Mart 2020 itibariye bu cezanın infazı olan 3 yıl 8 ayı yani 44 ayı hapiste tamamladım. Kanuni hak olan denetimli serbestlikle tahliye hakkım geldi. Dava dosyam ise hâlâ Yargıtay’da inceleme aşamasında bekliyor. Geçtiğimiz günlerde aynı dosyadan benden fazla ceza verilen bir kişi tahliye edilmişken, Yargıtay 16. Ceza Dairesi karar vermediği sürece ben aldığım cezadan fazlasını hem de kesin olmadığı halde çekmeye devam edeceğim.
15 Temmuz 2016’dan sonra Bakırköy Cezaevi’ne girenlerden orada kalan tek kadın gazeteciyim. Yani en zayıf ve en güçsüz olanı. Aylardır tek kişilik bir hücrede ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutuluyorum. Üstüne koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında yer sıkıntısı olduğu gerekçesiyle tek kişilik hücreyi başka biriyle paylaşıyorum. Nefes alamayacak, hareket edemeyecek şekilde bir hücrenin içindeyim.
Ayda 1 kez açık görüşte ailemi görebiliyordum ki; koronadan sonra o da mümkün olmuyor. Avukat görüşüm zaten yok. Normal yargı süreçlerinde ihtiyaç olan avukatların böyle olağandışı yargılamada yapabileceği pek bir şey olmuyor. Elimden tek gelen hücremde beklemek. Ve merak ediyorum, 25 Temmuz 2016 günü gözaltı kararı çıktığında elleriyle beni polise teslim eden aileme evladını geri verme zamanı ne zaman gelecek? Bir hücrede kesin bile olmadığı halde bitirdiğim cezayı daha ne kadar çekeceğim? Unutmayın ki; sadece koronavirüs değil adaletsizlik de öldürüyor.
Hanım Büşra Erdal
25 Mart 2020
Bakırköy Kadın Cezaevi M-20