17 Aralık 2013, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonunun başlangıç günüydü. AKP iktidarı ilk şoku atlatmasının ardından iki hedefli bir planı uygulamaya koydu. Soruşturmayı kapat, medyayı sustur.
Ancak bu hiç kolay değildi. Her gün çarşaf çarşaf yolsuzluk haberi yayınlayan gazete ve televizyonlardan bazıları Saray’a yakın iş adamları tarafından satın alındı. Bazıları tehdit ve şantajla susturuldu. Ama hala, AKP’li 4 bakan ve çocukları ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin adının karıştığı yolsuzluk dosyasını haber yapan medya kuruluşları vardı.
Hukuk içinde mücadele edemeyeceğini anlayan iktidar muhalif gazete ve televizyonlara şafak baskınları yaptı. Erdoğan’ın ‘Allah’ın lütfu’ dediği 15 Temmuz Darbe Tiyatrosu da iktidarın imdadına yetişti. Çıkarılan KHK’larla yüzlerce medya kuruluşuna el kondu ve bu medya organları kapatıldı. Binlerce gazeteci soruşturma geçirdi, yüzlercesi hapse atıldı.
Gazetecilerin önünde 3 yol vardı. Ya Havuz Medyası’nın bir neferi olacaklar… Ya hapse girmeyi göze alacaklar… Ya da yurt dışına çıkacaklardı…
Yurt dışına çıkmayı başaranları yeni ve zorlu bir mücadele bekliyordu. Kimi evinin mutfağından, kimi garajdan, kimi mülteci kamplarından canlı yayınlar yapmaya Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukları dünyaya anlatmaya, basın özgürlüğünü savunmaya, geride kalan arkadaşlarının sesi olmak için bir araya gelmeye başladılar. Böylece dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan gazeteciler International Journalists çatısı altında buluştu.
Derneğimizin kuruluş sebep ve süreci ile faaliyetlerine dair bilgiler vermeye çalıştığımız videoyu ilginize sunuyoruz.