Nordic Monitor editörü Levent Kenez, Journalist Post’a konuştu: İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusunu fırsat bilen Erdoğan, kabul onayı karşılığında bu ülkelere sığınan gazeteci ve yazarların iade edilmesini şart koştu.
Gazeteci Levent Kenez, Erdoğan’ın İsveç’ten istediği isimlerden biri. İsveç mahkemeleri, Türkiye’nin Kenez’i iade talebini daha önce reddetmişti. Kenez’le, iade edilme talebini ve yaşadığı süreci konuştuk.
Sığındığınız ülkede, bir gün pazarlık konusu yapılabileceğiniz aklınıza gelir miydi? Bu haberi ilk duyduğunuzda tepkiniz ne oldu?
İsveç’in NATO üyeliği gündeme geldiği zaman İsveç’te yaşayan diğer muhalif gazetecilerle aramızda şakalaşarak bizlerin mutlaka gündeme geleceğini tahmin etmiştik. Açıkçası Türkiye’nin Kuzey Makedonya’nın NATO üyeliği sürecindeki anti-demokratik taleplerini bildiğim için bunu tahmin etmek zor olmadı. Benim hakkımda iademin reddi ile ilgili olarak mahkeme kararı olduğu için açıkçası bir endişeye kapılmadım. Ama diğer talep edilen kişilerin siyasi bir pazarlığa kurban gitmeleri ihtimalini de yadsımamak lazım.
İktidara yakın gazeteler sizi hedef gösterdi. Kendinizi güvensiz hissettiniz mi? Yeni bir yolculuk yapmayı, daha uzak bir ülkeye taşınmayı düşündünüz mü? Aileniz bu durumdan nasıl etkilendi?
Tehdit ve tacizler NATO süreci öncesinde de yaşandığı için güvenlik ile ilgili risklerin her zaman var olduğu ihtimaliyle yaşıyorum. İktidar gazetelerinde hedef gösterilmek bu riski arttırmış oldu. İsveç’in hukuk devleti olduğuna inancımı kaybetmedim, mahkemenin ret kararı vermiş olmasını da önemsiyorum. Bir başka ülkeye gitmeyi düşünmedim. Ailem açısından tatsız bir durum ama Türkiye’deki rejim, aile üyelerimizi de bu tür tehdit ve riskler şaşırtmıyor.
Türkiye’ye iade edilmeniz durumunda başınıza ne gelecek?
Tutuklanma ve sonrasında hiç işlemediğiniz suçlardan dolayı mahkumiyet, uzun süreli hapis cezası. Elbette kötü muamele ve işkence ihtimali. Yurtdışından getirilmiş olmayı bir zafer gibi sunmak için iktidar medyasında itibar suikastları ve aile üyelerini taciz.
Avrupa’da birçok Türk gazeteci saldırıya uğradı. Erdoğan’ın uzun kolları olarak adlandırılan bu yapılanma yaşadığınız ülkede size bir tehdit oluşturuyor mu? Oluşturuyorsa korunmak için ne tür tedbirler alıyorsunuz?
Türklerin yoğun olarak yaşadığı her yerde olduğu gibi İsveç’te de iktidar partisinin destekçileri ve hükümet tarafından fonlanan yapılar mevcut. Elbette iktidarın şeytanlaştırdığı herkes için bu bir tehdit. İsveç’te geçtiğimiz yıllarda iki gazeteci, Abdullah Bozkurt ve Ahmet Dönmez saldırıya uğradı. Bu açıdan İsveç’in pek güvenli bir ülke olduğunu söyleyemeyiz.