Van’da iki kişinin helikopterden atıldığı iddialarını haberleştirmeleri nedeniyle tutuklanan gazeteciler Şehriban Abi ve Nazan Sala’nın, 11 gündür tutuldukları cezaevinde hak ihlallerine maruz kaldığı belirtildi.
İki gazeteci kirli bir koğuşa yerleştirildi, gazetecilere battaniye ve hijyen malzemeleri verilmedi, ailelerinin götürdüğü elbiseler ise alınmadı.
Pandemi nedeniyle cezaevine yeni gelen tutuklu ve hükümlüler 14 gün boyunca virüs tehlikesine karşı karantinada tutuluyor. İki gazeteci şu anda karantina koğuşunda kalıyor.
İki kadın gazeteci ile Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, 6 Ekim’de gözaltına alınmış ve 9 Ekim’de tutuklanmıştı.
Şehriban Abi ve Nazan Sala Van T Tipi Cezaevi’nde konuldu. Ancak avukatları, iki gazetecinin kaldığı koğuştaki koşulların sağlığa elverişli olmadığını öne sürüyor.
DW Türkçe’ye konuşan Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Güney, gazetecilerin gözaltına alınmasıyla başlayan hukuksuzluğun cezaevi sürecinde de devam ettiğini savunuyor. İki kadın gazetecinin tek başına erkek mahkumların kaldığı koridordaki bir koğuşa konulduğunu belirten Güney, koşulları şöyle anlatıyor:
“Hijyen koşullarından çok uzak, çok kirli bir koğuşa yerleştirildiler. Kendilerine hijyen malzemesi verilmedi. Battaniye gibi temel ihtiyaçlar verilmedi. Temel ihtiyaçlarını sağlayamadılar. Ayrıca ailelerinin getirdiği kıyafetler de kendilerine verilmedi.”
Güney, ayrıca karantina koşullarında gazetecilerin avukat görüşünün de kısıtlandığı, Abi ve Sala’ya aileleriyle görüş imkanının sağlanmadığını ifade ediyor.
Gazeteciler Abi, Sala, Bilen ve Uğur, Van’ın Çatak ilçesinde Servet Turgut ve Osman Şiban adlı iki kişinin operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldığı iddialarını haberleştirmişlerdi.
Dört gazetecinin tamamen yaptıkları haberler nedeniyle yargılandığını vurgulayan Güney’e göre gazetecilik cezalandırılıyor. Güney, “Türkiye gazeteciler açısından bir açık cezaevi oldu bu süreçte. Bu bizler açısından, biz gazeteciler açısından kabul edilebilir bir durum değildir. O yüzden de hakikati, gerçeği kamuoyuyla paylaşan, gerçeğin peşinden koşan gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Çünkü gazetecilik suç değildir, yargılanamaz” ifadelerini kullanıyor.
MLSA Eş-Direktörü Avukat Veysel Ok, Sulh Ceza Hakimliği kararında, gazetecilerin yaptıkları haberlerle devletin terörle mücadelesine zarar verdikleri, toplumsal haberler yaptıkları ve çalıştığı kurum itibariyle zaten terör örgütü propogandası yaptıklarının tutuklamaya gerekçe gösterildiğine işaret ediyor.
Bu gerekçelerin hiçbirinin ne Türk Ceza Kanunu’nda ne de Terörle Mücadele Kanunu’nda yer aldığını ifade eden Ok, şöyle devam ediyor:
“Bunlar her gazetecinin yaptığı toplumsal haberler, hak haberleri. Biz de bu noktada itirazlarımızı sunacağız. Ayrıca gazeteciler karantina gerekçe gösterilerek şu anda cezaevinde, avukatları ve aileleriyle görüştürülmüyor. Biz haftaya Van’a bir ziyaret yapacağız ve gazetecilerin hem cezaevinde hem de yargılama sürecinde yaşadıkları hukuksuzlukları bire bir dinleyeceğiz ve ondan sonra da hukuki itirazlarımızı yapacağız.”
Kaynak: ahvalnews.com