Türkiye’de basın özgürlüğüne vurulan darbe ve gazetecilere yönelik baskı uluslararası raporlara yansımaya devam ediyor. Avrupa Birliği üyeleri ve aday ülkelerde gerçekleşen basın ve medya özgürlüğü ihlallerini izlemek üzere faaliyet gösteren Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) 2022 yılının ilk altı ayını kapsayan raporunu kamuoyuyla paylaştı.
Medya ve Basın Özgürlüğü İhlalleri İzleme Raporu’nda, Türkiye’nin de aralarında olduğu bir dizi ülkeye dair özel bir bölüme yer verildi. Ocak-Haziran arası dönemi kapsayan Medya ve Basın Özgürlüğü İhlalleri İzleme Raporu’nda “Türkiye’nin basın ve medya özgürlüğüne yönelik topyekûn saldırısı, bağımsız medyaya yönelik sistematik baskı olarak devam etti ve 2022 yılının ilk altı ayında bu trend bir yükseliş gösterdi” deniliyor. DW Türkçe’nin haberine göre MFRR raporunda şu ifadeler yer alıyor: “Gerçekleşen tutuklamalar ve mahkûmiyet kararları değerlendirildiğinde, Türkiye dünya çapında habercileri ve medya çalışanlarını en çok hapseden ülkelerden biri olmaya devam ediyor.”
Basın ve Medya Özgürlüğü İhlallerini İzleme ve Raporlama Veri bankası, Mapping Media Freedom (MapMF), Ocak – Haziran 2022 tarihleri arasında Türkiye’de 171 kişi veya medya kuruluşunun saldırıya uğradığını ve 71 basın özgürlüğü ihlalini kaydetti. Raporun yayımlandığı tarihte 45 gazetecinin hapiste bulunduğuna dikkat çekildi.
Raporda “Artan suçlamalar ve keyfi tutuklamalar, iktidardaki AKP hakkında eleştirel haber yapmayı zorlaştırırken, polis ve özel şahıslar tarafından gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar düşmanca ve tehlikeli bir çalışma ortamı oluşmasına yol açtı” denildi.
Türkiye’de haberciliğe yönelik en yaygın tehdidin, kaydedilen vakaların yarısından fazlasını (yüzde 59,2) teşkil eden, hukuk yoluyla gerçekleşen ihlaller olmaya devam ettiği belirtildi. Haber kuruluşlarının ofislerine ve gazetecilerin evlerine yapılan polis baskınlarının ve keyfî olarak uygulanan gözaltların, vakaların yaklaşık üçte birini (yüzde 31) oluşturduğu kaydedildi.
Çok sayıda gazeteci ve foto muhabirinin İstanbul Onur Yürüyüşü ve Gezi Parkı protestolarını anma gösterilerini takip ederken gözaltına alındığına işaret edildi. Haziran ayı başında, Türkiye’nin bağımsız medyasına yönelik bir gün içinde gerçekleşen en büyük baskınlardan birinde, Kürt basınından en az 23 gazetecinin gözaltına alındığı ve bu gazetecilerin 16’sının “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla halen cezaevinde tutulduğu belirtildi.
Gazetecilere yönelik en yaygın suçlama türlerinin, 2017’de Diyarbakır’da Nevruz kutlamaları sırasında polisin Kemal Kurkut’u öldürmesini görüntülediği için terör suçlamasıyla mahkum edilen foto muhabiri Abdurrahman Gök’ün durumunda olduğu gibi, terör örgütü propagandası veya terör örgütü üyeliği iddiaları olduğuna dikkat çekildi.
Yine rapora göre haziran ayında Türkiye hükümeti, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik müzakereleri sırasında İsveç’ten iki gazetecinin Türkiye’ye iadesini talep etti.
Türkiye’de gazetecilerin, özellikle protestoları takip ederken polis tarafından fiziksel şiddete maruz bırakıldığı belirtilen raporda, kaydedilen her üç vakadan birinde (yüzde 33,8) basın özgürlüğü ihlalinin kaynağı olarak polis veya devlet güvenliğinin söz konusu olduğu belirtildi.
Gazetecilerin ayrıca internet üzerinden fiziksel şiddet ve ölüm tehditlerinin yanı sıra cinsiyetçi tacizlere maruz kaldığı belirtildi. Raporda ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), ayrımcı bir şekilde medya kuruluşlarına yaptırım uygulamaya ve internet sitelerine erişimi engellemeye devam ettiği kaydedildi.