Site icon International Journalists

Radikal Sağa Karşı 40 Günlük Grev

(Photo by Christophe Archambault)

 

“Geoffroy Lejeune yeni görevini bugün boş bir yazı işleri odasında devralacak.”

Fransız haftalık yayın kuruluşu JDD’nin (Le Journal du Dimanche) pazar günleri yayınlanan JDD Magazine çalışanları, yeni genel yayın yönetmeni Geoffroy Lejeune’un atanmasını protesto etmek amacıyla 22 Haziran 2023 tarihinde başlattıkları 40 günlük grevi sona erdirdiklerini bu sözlerle duyurdular. Göreve getirilen 34 yaşındaki gazeteci Lejeune, daha önce aşırı sağcı Valeurs Actuelles dergisinde genel yayın yönetmeni olarak çalışmıştı. Lejeune’nin yönetimindeki dergi, 2020 yılında, siyahi bir Fransız Milletvekili Danièle Obono’yu köle olarak tasvir eden bir yazı yayınlamış ve ardından Kasım 2022’de alenen ırkçı hakaret eylemlerinden dolayı suçlu bulunmuştu.

 

Aşırı sağcı gazeteciler

 JDD’li gazetecilerin yürüttüğü mücadele, Fransa’nın tarihinde bu tür olayların gereksiz bir çaba olduğunu ortaya koymaya başladı. Son yıllarda milyarderlerin kontrolünde olan pek çok medya kuruluşu, aşırı sağ ideolojileri destekleyen ve bunları yayınlayan ünlü gazetecileri ya da isimleri göreve getirdi.

2016’da yaşanan ilk olay ile şimdi yaşanan olay pek bağlantılı değil. i-Télé televizyon kanalında çalışan gazeteciler, yan kuruluşu oldukları Canal+ medya grubunun ana hissedarı Vincent Bolloré’nin yakın arkadaşı Jean-Marc Morandini’nin işe alınmasını protesto ederek bir ay boyunca grev yaptı. Fransa’nın 20 yaşında en genç TV spikeri olan Morandini’nin ismi reşit olmayanlara rüşvet vermek suçundan ertelemeli hapis cezasına çarptırılmasıyla anıldı. Aynı işadamı Bolloré şimdi de JDD’yi satın aldı.

Grevi gerçekleştiren gazeteciler, yazı işlerinin bütünlüğünü korumak için ünlü televizyon sunucusunun işten çıkarılmasının yanı sıra, Vincent Bolloré’nin iki yakın arkadaşından birisinin genel yayın yönetmeni ve diğerinin ise yönetici olarak atanmasıyla yayınların bağımsızlığı konusunda garanti istediler.

Yönetim gazetecilerin teklifini kabul etmedi. Bu nedenle 30’dan fazla gazeteci işi bıraktı. 2021 yılında nefret söylemi nedeniyle 200 bin avro para cezasına çarptırılan i-Télé televizyonu, 2021 bölgesel seçimleri sırasında aşırı sağcı parti Rassemblement National’a daha fazla konuşma süresi verdiği için CSA’dan (medyayı düzenlemekten sorumlu bir kurum) uyarı aldı.

Vincent Bolloré servetini medya ve reklam şirketleri üzerinde hakimiyet kurmak için kullandı. Forbes’a göre 2023 yılında 10 milyar dolarlık bir servete sahip olan 71 yaşındaki Fransız işadamı Bolloré, Fransa’nın kuzey batısındaki Brittany burjuvazisine mensup bir ailede doğdu. Henüz 23 yaşındayken, bir finans kuruluşu olan Edmond de Rothschild Grubu’nun başkan yardımcılığına getirildi. Kardeşi Michel-Yves Bolloré ile Bolloré grubu olarak bilinen ve birçok iş kolunda faaliyet gösteren çok uluslu aile şirketinin yönetimine geçti.

Servetini bazı medya ve reklam şirketleri üzerinde hakimiyet kurmak için kullanan Bolloré, 2012 yılında çoğunlukla siyasi provokasyon içeren programlarıyla tanınan Canal+ medya grubunun sahibi Fransız kitle iletişim holdingi Vivendi’nin de ana hissedarı oldu.

Fransa’daki vergi kaçakçılığının anlatıldığı bir belgesel, 2015 yılında Bolloré grubunun çıkarlarını korumak için Canal+’daki yayından kaldırıldı. Kanalın en ünlü programlarından birisi de ‘Les Guignols de l’info’ydu. 30 yıl aradan sonra, sürpriz şekilde 2018 yılında yayınına son verildi.

Bolloré’nin siyasi parodilere tahammülünün olmadığı söylendi. Ancak yıllarca, medya sektöründe kontrolü ele almak için benzer yollar izleyen bir işadamı olan Bolloré, sevmediği gazetecileri ya da üst düzey yöneticileri kovarak yerlerine, kendisinin ya da oğullarının eski arkadaşlarını göreve getirmesiyle tanınıyor. Yaptığı bu tür atamalarla patronu olduğu medyasını yavaş yavaş siyasi olarak sağ ve muhafazakâr tarafa çekti.

Europe 1 radyo istasyonunu da bünyesine kattı. Daha sonra aşırı sağ ideolojileri savunmasıyla bilinen gazeteci Pascal Praud’u da transfer etti. Avrupa’da ve özellikle de Fransa’da aşırı sağın yükselişinde etkili olduğu düşünülen ‘Büyük değişim teorisi’ ideolojisini benimseyen Praud da artık onun yanında yerini aldı. Haziran 2023’te Paris Match dergisini de satın aldı. Ancak bu satın alma işleminin şaibeli olduğu konusunda hala devam eden bir soruşturma var. Bolloré’nin bu dergiyi satın alma işlemi öncesinde yayınlara müdahale ettiği iddia ediliyor. Derginin eski genel yayın yönetmeni, 2022 yılında gelenekçi bir kardinal hakkındaki kapak dosyasına itiraz etmesinden kısa bir sonra işinden kovuldu.

 

Hatalı kapak çalışması

Yatırımcı Bolloré’nin derginin başına geçmesine JDD’nin çalışanları birlikte hareket ederek karşı çıktılar. 40 gün boyunca gerçekleştirdikleri grevin her gününde çalışanlar arasında oylama yapıldı. Her oylamada yüzde 95’ten fazla oy alındı. Yeni patronlarıyla pazarlık edebilecekleri tek konu, kendisinin atadığı yazı işleri yönetimini kabul etmeyerek, işlerinden ayrılmaya kararlı olan gazeteci arkadaşlarını yalnız bırakmayan 60 kişinin de aynı zamanda istifa ettiklerini duyurması oldu.

Fransa’nın ilk gazeteciler sendikası SNJ’nin genel sekreteri Emmanuel Poupard, “Gazetecilerin kimliğini ve çoğulculuğunu korumak için gerçekleştirdikleri tarihi seferberliği tanımamız gerekiyor.” diyerek destek verdi.

Sonunda Bolloré kazandı. Derginin yayın katı boşaldı. Geride sadece iki gazeteci kalmıştı. Grevin sona ermesinden birkaç gün sonra, yeni genel yayın yönetmeni görevi resmen devraldı. Bir haftadan kısa bir süre kala, 6 Ağustos Pazar günü yayınlanacak olan JDD’nin yeni sayısı için zor bir görevi üstlendi. Bunu başarabilmek için de Pascal Praud gibi medyanın tanınmış simalarını ve Valeurs actuelles’ın eski aşırı sağcı gazetecilerini transfer etti.

Yeni ekibin çıkardığı ilk dergi, raflardaki yerini ön sayfada yapılan büyük bir hatayla aldı. Fransa’da geçtiğimiz temmuz ayında öldürülen Enzo için yapılan bir yürüyüş ile, ocak ayında bir araba kazasında öldürülen Enzo karıştırılmıştı. İsim benzerliği yüzünden yeni editör ekibi büyük bir skandala imza attı. Sponsorların çoğu reklamlarını geri çekerek dergiyi terk etti.

SNJ genel sekreteri Emmanuel Poupard, “Yeni genel yayın yönetmeniyle birlikte, bir zamanlar tüm siyasilere söz hakkı tanıyan dergi, şimdilerde açıkça aşırı sağın propaganda aracına dönüşecek.” diyerek uyarıda bulundu: “JDD, şimdilerde savaş sonrası komplo teorileri haberleriyle ünlenen France Soir’yle karşılaştırılıyor. Bir zamanlar JDD, tüm partileri kucaklayan yayın anlayışına sahipti.”

 

Siyasilerden boykot

 Grevin hemen ardından konuk ettikleri ilk siyasi Kentsel Gelişimden Sorumlu Bakan Delegesi Sabrina Agresti-Roubache oldu. France Info’nun haberine göre, bu davranışından dolayı Başbakan tarafından azarlanan Agresti-Roubache’nin ardından hükümet üyeleri JDD’ye röportaj vermemeleri konusunda uyarıldı. Sosyalist Parti lideri Olivier Faure ve Yeşiller lideri Marine Tondelier gibi diğer siyasetçiler de dergiyi boykot edeceklerini duyurdular.

Bolloré’nin medya ile yaşadığı bu sorunlar ilk değil. Sahibi olduğu şirketlerinin faaliyetlerini araştıran gazetecilere karşı çok sayıda dava açılması emrini vermişti. Fransa’nın bağımsız dergilerinden birisi olan Mediapart, 2016 yılında Bolloré grubunun Kamerun’daki yasadışı faaliyetleri hakkında bir haber yayınladı. Bu haberin ardından dergi hakkında hakaret davası açıldı. Ancak Mediapart 2019, 2021 ve 2022 yıllarında açılan davaların her birinden aklandı. Mahkeme, gazetecilerin ortaya çıkardığı bilgilerin kamu yararına ve basın özgürlüğünün savunulmasında önemli bir konu olduğunun altını çizerek Bolloré’yi haksız buldu.

 

Bolloré boşluktan faydalanıyor

Fransa’da basın örgütleri tarafından, basın özgürlüğü ve medyanın bağımsızlığının sağlanabilmesi için mevzuatta değişiklik yapılması çağrısında bulunuluyor. Basının susturulmasını önlemek için 2016 tarihli yasalarının yürürlükte olduğunu hatırlatan Emmanuel Poupard, “Başından beri bu yasanın yeterli olmadığını söylüyoruz. Meclis, olayın vahametini anlayarak acil harekete geçmeli. Birbiri ardına gelen hükümetler yaşanan bu sorunu görmezden geliyor. Bolloré de bu boşluktan faydalanıyor.” diyor.

Ekonomist Julia Cagé’ye göre Fransa’da milyarder dokuz iş adamı ana akım medyanın yüzde 80’ine sahip. Cagé, medya sektörünün yeni yatırımcılara ihtiyacı olsa da milyarderlerden oluşmasının büyük sorun olduğunu ve bu milyarderlerin savunmaları gereken birden fazla çıkarlarının varlığını dile getiriyor.

Parlamento’da önümüzdeki günlerde, “Yeni bir yazı işleri müdürünün atanması durumunda, onayın çalışan gazetecilerin çoğunluğu tarafından verilmesi” şartına bağlayan yasa tasarısının görüşülmesi bekleniyor. Bu yasa tasarısı gazetecilik sendikası SNJ tarafından da destekleniyor. Poupard çıkacak olan yasayı, “Eğer patronlar devlet sübvansiyonunu kaybetmenin iflas anlamına geleceğini söyleyerek, gazetecilerin işlerini kaybedeceği tehdidinde bulunmazlarsa, bu yasanın yürürlüğe girmesi faydalı olacaktır.” şeklinde açıklıyor.

Yasa tasarısı yine de Fransız medyasının kırılgan bağımsızlığı üzerinde işadamları tarafından oynanan oyunlara karşı harekete geçmek için bir ilk adım olacaktır. Sendikacı sözlerine şunları da ekliyor: “Bu konuyu ele almak cesurca bir hareket. Sesimizi bu konuda 2016’dan beri duyan olmamıştı.”

 

Lou Phily kimdir? 

Lou Phily, ağırlıklı olarak Fransız gazetelerinde ulusal ve uluslararası haberler hakkında yazılar kaleme alan ve 2021 yılında Thomson Reuters için ekonomi haberleri muhabiri olarak çalışan bir Fransız gazetecidir.

Dergimizin tamamına ulaşmak için TIKLAYINIZ.

Exit mobile version