Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, bu hafta Avam Kamarası’nda Türkiye’yle ilgili bir toplantıya katılmak üzere geldiği İngiltere’nin başkenti Londra’da BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Cezaevindeki gazetecilerin koşullarında son aylarda bir iyileşme yaşandı mı?
Olağanüstü halden sonra gazeteciler bir yıllık gibi sürelerde ağır tecrit şartlarında tutuldular. Avukat, aile ziyareti sınırlamaları, mektup yasağı gibi ağır koşullara tabi tutuldular.
Son altı ayda aslında gazetecilik meslek örgütlerinin tutuklu gazetecileri ziyaret etmede görece bir kolaylık sağlandığını görüyoruz.
Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bunu aslında var olan hukuka aykırı uygulamaların daha fazla ayakta tutulamamasına bağlıyorum. Bir de insan hakları ihlallerinin, gazetecilere yönelik ihlallerin uluslararası kamuoyunda belirgin bir tepkiye neden olmasına da bağlıyorum.
Avam Kamarası’nda katıldığınız toplantıda neler konuşuldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Theresa May’e yaptığı ziyaretin ardından gerçekleşen bir ziyaret olması önemliydi. Akademik çevre, meslektaşlarımız ve insan hakları savunucularının dinleyici olduğu bir etkinlikti.
Bu gibi alanlarda siyasi söylemin tersine gerçeklerin ne olduğunun altını çizmek de önemli bir görev. Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak olağanüstü halden sonra özellikle tutuklu gazeteciler ve gazetecilere yönelik keyfi yargılamalar konusunda görüşlerimizi dile getirmek için önemli bir platform oldu.
İktidarın gazetecilerin mesleklerinden ötürü tutuklanmadığına yönelik sözleri uluslararası alanda kabul görüyor mu?
Uluslararası çevrelerde ikna edici bulunmuyor çünkü iktidar çevrelerinin görmezden geldiği sivil toplum hareketi Türkiye’de meslektaşlarıyla sıkı bağlar içerisinde ve araştırma yürüterek bu sonuçlara ulaşıyorlar.
Fakat tartışmanın sürekli uluslararası planda sanki rakamda anlaşılamıyormuş gibi yansıması rahatsız edici. Mesele Türkiye’de şu kadar veya bu kadar gazetecinin tutuklu olması değil. Mesele daha köklü bir şekilde hukuk standartlarının kötüye kullanılması.
Gazetecilerin meşru görevleri nedeniyle keyfi şekilde tutuklanması ve yargı tacizi altında bırakılması. Son dört ayda 62 gazeteci, yazar, muhabir tutuksuz yargılandıkları davalarda mahkum edildiler. Türkiye’de yargının ciddi anlamda bir zihniyet değişikliğine ve politik müdahalelerle kapatılması gibi, ileri reformlarla iyileştirilmesi gibi bir çözüm var.
Türkiye’de gazetecilerin durumunu hükümet yetkilileriyle görüşebiliyor musunuz?
Son 20 yıldır Avrupa Birliği reform sürecine biz de dahil olduk.Fakat bizi muhatap alan iktidar çevresi veya hükümet çevreleri olmadı. Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu heyetleri, AGİT heyetleri oldu. Reform sürecinin en görünür handikaplarından, olumsuz yönlerinden birisi Türkiye sivil toplum hareketinin sürece dahil edilmemesi oldu.
24 Haziran’dan sonra Türkiye’de gazetecilerin koşullarının iyileşebileceğini düşünüyor musunuz?
Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin yer bulması için bir kere yargının ve iktidarın medyaya yönelik hukuka aykırı müdahalelerinin son bulması, hatalardan dönülmesi gerekecek. Türkiye’de gazetecilik alanının meşru görülmesi ve hakkının teslim edilmesi ise iktidarın toplumu kutuplaştıcı siyasetten geri çekilmesine bağlı olacak.
Eğer iktidar uzlaşıcı sosyal politikalara tekrardan yönelirse, ne yazık ki çok fazla ihtimal veremiyorum şu anda, o zaman sivil toplum da, gazetecilik alanı da rahatlamaya girmiş olur.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE