Site icon International Journalists

Türkiye’de gazetecilere yönelik adli kontrol ve online sansür yaygınlaşıyor

Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 2024 yılına ilişkin basın özgürlüğü bilançosuna göre, Türkiye’de adli kontrol ve online sansür mekanizmaları antidemokratik bir pratik olarak hızla yaygınlaşıyor.

Türkiye’de gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanan gazeteci sayısı ise 11 olarak açıklanan kuruluşun raporana, göre 2022 sonunda 30 gazetecinin tutuklu bulunduğu ülkede, yolu cezaevinden geçen gazetecilerin sayısı, son iki yıldır kayda değer bir düşüş gösterse de bu durum demokratik anlamda bir iyileşmeye işaret etmiyor.

RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, yaptığı değerlendirmede, “Düşüş gösteren tutuklu gazeteci sayısı, Türkiye’de adli kontrolün hızla yaygınlaşması gibi habercilerin hareket özgürlüğü ve zihinlerini teslim almaya dönük antidemokratik başka bir pratiğin varlığını gizlememelidir” çağrısında bulundu.

Önderoğlu, “Susturma girişimlerinin ve haberlerin etkisiz kılınmasının yolu olarak belki de tutuklamanın yerine geçecek tarzda, neredeyse sistematik endişe verici bir online sansür pratiğini gözlemliyoruz” diye konuştu.

2024 basın özgürlüğü bilançosu, dünyada artan çatışma ortamının gazetecilere yönelik hak ihlallerini de artırdığını ortaya koydu. Kuruluş, gazetecilerin ve gazeteciliğin korunması için acilen harekete geçilmesi uyarısında  bulundu.

RSF’ye göre 2024’te 54 gazeteci kamuoyunu bilgilendirme çabası içerisindeyken öldürüldü. Bu gazetecilerden 31’inin çatışma bölgelerinde yaşamını yitirdiği raporlandı.

Raporda, 2024 Bilançosu’nda 95 kayıp habercinin tespit edildiğini, rehin tutulan 55 gazetecinin yüzde 70’inin de Suriye’de tutulduğunu duyurdu.

“HABERCİLERİ KORUMAK GERÇEĞİ KORUMAKTIR”

Raporu değerlendiren RSF Genel Direktörü Thibaut Bruttin, söz konusu vahim gidişatın önüne geçilmesi için, mücadele kadar yurttaş duyarlılığının da zorunlu olduğunu belirtti.

“Gazeteciler ölmüyor, öldürülüyorlar; hapiste değiller, rejimler onları içeri atıyor; kaybolmadılar, kaçırıldılar” diyen Bruttin, genellikle hükümetler ya da silahlı gruplarca düzenlenen bu suçların, uluslararası hukuku hiçe saymakla birlikte çoğu zaman cezasız da kaldığını vurguladı.

Bruttin, “Olayların gidişatını değiştirmeli ve vatandaşlar olarak kendimize, gazetecilerin bizim için, bizi bilgilendirmek için öldüğünü hatırlatmalıyız. Saymaya, adını koymaya ve kınamaya, soruşturmaya ve adaletin yerini bulmasını sağlamaya devam etmeliyiz. Kadercilik üstün gelemez. Bizi bilgilendirenleri korumak, gerçeği korumaktır” diye ekledi.(kaynak DW)

Exit mobile version